BİZON SOYKIRIMI: AMERİKAN ASKERİ BİZONLARDAN NE İSTEDİ? | MESELE


Amerikan bizonu, Kızılderililerin temel besin ve geçim kaynağıydı. Etlerini yerler, derilerinden çadır-battaniye yaparlar, kemiklerinden ise alet edevat olarak faydalanırlardı. Bu hayvanların sayısı o kadar fazlaydı ki, kimse bir gün nüfuslarının tükenme tehlikesine maruz kalacağını düşünmezdi. Peki nasıl oldu da 19. Yüzyıl başlarında sayıları 60.000.000’u aşan Amerikan bizonu nüfusu, yüzyılın sonunda 1000’e kadar düştü? Bizon soykırımı nasıl gelişti? Amerikan Ordusu’nun bu meseleye dahli nedir? Gelin, videomuzun devamında birlikte öğrenelim.

(intro)

Amerikan bizonu, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da bulunan Büyük Ovalar bölgesinde, Kanada’nın kuzeyindeki Büyük Esir Gölü’nden güneyde Meksika’ya, batıda Oregon’dan doğuda Atlas Okyanusu’na kadar geniş bir alanda yaşamaktaydılar. Bu bölgenin bir diğer sakinleri ise Kızılderililerdi. Kızılderili kültürünün merkezinde yer alan bizonlar, aynı zamanda bölgedeki Amerikan yerleşimcilerin gözünde “Vahşi Batı”yı temsil ediyordu. Kızılderilileri bölgeden uzaklaştırmak isteyen Amerikalılar, işe bizonlarla başladı.

Açık Kader, İngilizce ‘Manifest Destiny’, 19. Yüzyıl Amerika’sında Beyaz Yerleşimcilerin, kıtanın batısına doğru yayılmalarının kaderlerinde olduğuna dair bir inanç ve ideolojiydi. Açık Kader’in en ünlü temsili olan John Gast’in ‘American Progress’ adlı tablosu, beyaz yerleşimcileri batıya doğru demiryolu hattı döşeyerek, adeta medeniyet getirerek, gösterirken bölgenin yerlileri Kızılderilileri batıya doğru kaçarken gösteriyor. Tablonun sol üst kısmında ise daha ilgi çekici olarak Kızılderililer ile birlikte batıya kaçan Bizonları görüyoruz. Bu tarzdaki tasvirler olayları gerçekten uzak bir şekilde, doğal olarak gerçekleşmiş gibi gösteriyor, ancak gerçek ise bambaşka.

‘En iyi Kızılderili, ölü Kızılderilidir.’ diyen Amerikalı generaller, Kıtanın büyük bölümüne yayılmış olan göçebe yerlileri bölgeden uzaklaştırmanın bir yolunu buldular: Bizonları öldürmek. ‘Öldürülen her bizon, topraklarını terk eden bir Kızılderili’ idi. Böylece devlet destekli bizon ‘avı’ başladı.

Artık dünyanın her tarafından sporcular davet ediliyor, bizon avı yarışmaları düzenleniyor, amatör-uzman fark etmeksizin kimseye engel olunmuyor aksine ödüllendiriliyordu. Öyle ki trende seyahat eden yolcular bile yanlarından geçen bizon sürüsüne ateş açmaya başlamışlardı. Sözlükler ‘Bizon Avı’nı Amerikalılara özgü bir spor dalı olarak tanımlamaya başlamışlardı. Bizon derisinin ticari gelirini fark edenler de eğlence tutkunlarının yanında bu ava katılmışlardı. Her gün yüzlerce-binlerce avcı bizonları vuruyor, derilerini yüzüyor ve etlerini çürümeye bırakıyorlardı. Avcılar topladıkları bizon kafataslarından dağlar oluşturup poz veriyorlardı. Bizon avı artık, katliama dönüşmüştü.

            Katliamlar eninde sonunda meyvesini verdi ve Kızılderililer kısıtlayıcı yaşam alanlarına, Kızılderili rezervasyonlarına, sıkıştırıldılar. Yerlilerden ‘temizlenen’ bazı bölgelerde halkın faydası ve eğlencesi için koruma parkları-koruma alanları kuruldu, çoğunluk yerleşime açıldı. Ancak bizonlar bir daha asla eski nüfuslarına kavuşamayacaklardı. 1800 yılındaki tahmini nüfusları 60.000.000 idi. 1870 yılında ise 5.5 milyona düşmüştü. 1889 yılına gelindiğinde ise Amerikan bizonu nüfusu artık yüzler ile sayılmaya başlanmıştı.

            Neyse ki bazı varlıklı Amerikalılar, nüfusu tükenme tehlikesi ile karşılaşan bizonları koruma kararı aldılar. Böylece Amerika’da ilk vahşi yaşamı koruma kanunu çıkarılmış oldu. Günümüzde Amerikan bizonunun sayısı 500.000’e ulaştı. Ancak katledilen Kızılderililer ve yok edilen Kızılderili kültürü asla yeniden doğamadı. Amerika Birleşik Devletleri’nin batıya yayılırken yerlerinden ettikleri Kızılderililerin sürgün hikayesini Gözyaşı Yolu adlı bir başka videomuzda anlatmıştık. Kartlardaki bağlantıya tıklayarak o videoyu da izleyebilirsiniz.

            Yılların bizon katili Amerika ise çıkardığı bir kanunla doğa ve hayvan hakları savunucusu olmuştu. Fakat bu, ABD’nin gerçekleştirdiği son katliam olmayacaktı. Kendini insan haklarının, özgürlüklerin ülkesi olarak tanıtan aynı Amerika Milenyum çağında 8 yıl içinde Irak’ta 1.5 milyon insan katledecek, yine aynı dönemlerde Afganistan’da 50 bine yakın sivili öldürecek, bundan çok daha yakın bir zamanda binlerce masum sivil öldürülebilsin diye işbirlikleri yapacaktı. Üstelik tüm bunların sinema ve medyaya yansımasıysa John Gast’in ‘American Progress’ tablosundan farksızdı.

Böylece bir videomuzun daha sonuna geldik, videolarımızdan haberdar olmak için abone olmayı ve bizlere destek olmak için videoyu beğenmeyi unutmayın.

Exit mobile version