Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail’in Satranç Oyunu

4 dk


Herkese Merhaba, bugün sizlere Yavuz Sultan Selim Han ile Şah İsmail arasında geçen satranç oyunundan bahsedicem. Videoyu daha da keyifli izlemek için yanınıza çayınızı, kahvenizi almayı unutmayın.

Yavuz Sultan Selim Han, şehzadeliğinde bugünkü deyimle Trabzon’un valisiydi. Şehzade Selim Osmanlı Devletinin komşusu İran’daki Safevi hükümdarı Şah İsmail’in kendileri için büyük bir tehlike teşkil ettiğini yakından anlamış ve bunu defalarca Payitaht’ta bildirmişti. Bununla da kalmayıp, İran’ın durumunu ve Şah’ı daha yakından görmek için kıyafet değiştirip, gezici bir derviş gibi gizlice ve tek başına, uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra İran’ın başkenti Tebriz’e geldi. Şah İsmail, satranca pek meraklı ve oyunun namlı bir ustasıydı. Her gün birkaç parti satranç oynar ve sosyal durumuna bakmadan kim isterse tereddütsüz karşılaşırdı. O güne kadar kendisini mat eden çıkmamıştı. Tabii, şaha olan korkunun da bunda payı vardı. Şehzade Selim’de büyük bir satranç ustasıydı. Yollarda gelirken ve Tebriz’de geçirdiği günler içinde Safevi Devleti hakkında izlenimlerie sahip olduktan sonra sarayın yolunu tuttu. Oraya varınca Şah ile satranç oynamak istediğini söyledi.

Derhal içeriye haber verdiler.

-Bir garip derviş gelmiş, şahımızla satranç oynamah ister durur…

Şah İsmail, bilhassa tanımadığı yabancılarla oynamayı severdi. Bu garip dervişi yani Şehzade Selim’i hemen kabul etti ve;

-Derviş baba…Kanden gelür, kande gidersün? Diye sordu. Derviş baba yani Şehzade Selim’de saygı ile ve onun şivesiyle şöyle cevap verdi.

-Kazvin’den gelürem, şahımın mübarek cemalini görmekliğe gelmişem.

-Yollarda izlerde ne var, ne yoh?

-Şahımun ulu himmetü sayesinde her yirde eman, âsayiş ve seâdet olup, cümle kulların ferhundehaldur.

Bu cevaplar Şahın oldukça hoşuna gitti.

-Benümle satranç oynamah dilürsen, garşuma geç!

Yavuz – Ben şahımdan sadece oyun aparmağa gelmüşem… diyerek satranç tahtasının başına oturdu.

İlk oyunda bilerek yenildi. Fakat Şahtan daha usta olduğu için ikinci oyunda onu mat etti. Şah İsmail, herkesin gözü önünde uğradığı bu yenilgiye fena halde sinirlenip elinin tersiyle Yavuz’un göğsüne bir sille vurup:

-Bre Kongay Işık yani Serseri Derviş, hiç şah olanlar mat olur mu? Tutalum edebin yohmuş, sultanlara riayeti de mi bilmezsün? Diye çıkıştı.

Yavuz, soğukkanlılıkla cevap verdi;

-Şahım, danışıklı oyundan evvel habarım olsa böyle etmezdüm. Şah İsmail derhal kendisini toparladı ve;

-Şah olanlar danışıklı oynamaz, var sağlıcakla git… dedi.

Tabi Şehzade Selim, Şah’ın harp meydanında nasıl davranacağını, yeri geldiğinde neleri feda edebileceğini gibi meseleleri ve bununla beraber nasıl bir karaktere sahip olduğunu bu satranç oyunundan çözmüştü ve ilerde Sultan olduğunda Şah ile oynanan bu oyun onun çok işine yaracaktı.

Şehzade Selim Şah’ın sarayından ayrılıp kaldığı hana gitti. Ertesi gün Şah, kendisine bir kese içinde bin altın yolladı. O günü odasında dinlenerek geçiren Yavuz, ortalık karardıktan sonra dışarı çıktı, karalıkta saraya sokulup şahın ata binerken kullandığı binek taşını omuzlayıp yerinden oynatarak, keseyi taşın altına koydu ve o geceyi Tebriz’de geçirdikten sonra ertesi sabah erkenden Trabzon’a doğru hızla hareket etti.

Fakat satrançta bir garip dervişe yenilmek Şah İsmail’e ağır gelmişti. Sonunda onunla bir daha oynayıp daha da dikkatli davranarak mutlaka yenmeye karar verdi. Ayrıca rakibi nin yenildiği zaman çok sinirlendiğini gören Garip Dervişin onu bir daha mat etmeye cesaret edemeyeceğini de umaktaydı. Şehzade Selim’in Tebriz’den ayrılmasından iki gün sonra Şah, tekrar oyuna çağırmak için kaldığı hana bir haberci yolladıysa da, onun çoktan ayrılıp gitmiş olduğunu öğrendi. Üstelik ne tarafa gittiğini de bilen yoktu. Ancak, evvelce kendisi Kazvin’den gelmiş olduğunu söylediği için hemen o tarafa doğru hızlı süvariler çıkarıldıysa da, bunlar kendisine rastlayamadan geri döndüler. Onu ne tanıyan, ne bilen, ne de gören vardı. Ancak şahın hademelerinden biri şehzadeyi tanımıştı. Bunu, şahın yakınlarından birinin yanında ağzından kaçırdı. Şah İsmail onu hemen huzura çağırttı ve;

-Benimle satranç oynayan Şehzade Selim imiş, doğru olup mu? Diye sordu.

-Beli Şahım…evvel Trabzon’da idim ve onu gördüm.

-Peki ya bana neden habar etmedün?

-Şehzade’nin mehâbeti mani olup cesaret edemedim Şah’ım.

Şehzade Selim, uzun bir maceradan sonra 24 Nisan 1512 günü tahttan vazgeçen babasının yerine padişah oldu. Hemen, Osmanlı Devleti için en büyük tehlike olan İran üzerine sefer hazırlıklarına başladı. Nihayet büyük bir orduyla yola çıktı ve 23 Ağustos 1514 günü Çaldıran’da iki ordu karşılaştılar. Yavuz Sultan Selim’in evvelce satranç oyunuyla tanıdığı Şah İsmail kendinden çok emindi ve Savaş sonunda da mutlaka kazanacağını umuyordu. Lakin işler pek öyle gitmedi ve Şah İsmail bu savaşta ağır bir yenilgiye uğradı.

Hatta öyleki Hızır adlı seyisinin kendisini feda ederek atını ona vermesiyle harp meydanından kaçarak canını zor kurtardı. Yavuz Sultan Selim daha sonra İran başkenti Tebriz’e doğru yola çıktı. Şehre girince, şahın sarayının önüne vardı ve sırtını saray tarafına verip dört bir yanı gözden geçirdikten sonra yanında bulunan devlet erkanının yüzlerine baktı ve Sekbanbaşı Balyemez Osman Ağaya hitaben;

-Şu kapı eşiğinde şahın ata bindiği taşın altına kendi elimle bin altın koymuştum, helal malımdır. O altınları sana ihsan ettim. Taşı kaldırıp al dedi. Padişah’ın bu emri üzerine orada bulunanlar şaşırdılar. Çünkü Yavuz Sultan Selim Han’ın daha önce Tebriz’e geldiğini kimse bilmiyordu. Bir an tereddüt geçiren Osman Ağa atından indi ve taşın yanına varıp altını yoklayınca hakikaten tam ayarlı bin altın buldu. Fakat Kese çürüdüğü için altınlar dağılmıştı. Hemen altınları mendiline doldurdu ve Padişahın üzengisi hizasına gelip elini öptü. Durumu daha sonra öğrenen devlet erkanı, Yavuz Sultan Selim’in daha şehzadeliğinde İran’ı fethetmeyi planladığını orada iyice anlamışlardı.

Kaynakça

http://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Menkibeler/Osmanli-Hikayeleri/Detay/YAVUZ-VE-SAH-ISMAILIN-SATRANC-OYUNU/266

Sizin Tepkiniz Nedir?

Üzgün Üzgün
2
Üzgün
Kızgın Kızgın
1
Kızgın
Hahaha Hahaha
13
Hahaha
Beğendim Beğendim
13
Beğendim
İnanılmaz İnanılmaz
11
İnanılmaz
Sevdim Sevdim
9
Sevdim
Beğenmedim Beğenmedim
8
Beğenmedim
Entel Bilgiç
Ağırlıklı olarak Osmanlı tarihi ile ilgilenen ve edindiği çeşitli bilgiler ışında sizleri bilgilendiren bir youtube kanalıdır.

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Yazı Formatı Seçiniz
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Video
Youtube and Vimeo Embeds