Yere düştüğümüzde ya da meyve soyarken elimizi kestiğimizde yaralanan yerden kan akar. Ancak bir süre sonra o yaraya baktığımızda kanın durduğunu ve yaranın koyulaşmış bir kanla dolarak kapandığını görürüz. Aradan haftalar geçer ve o koyu kanın da soyulmasıyla beraber yepyeni bir deriye kavuşuruz. Peki, yaralarımız nasıl iyileşir? Kan neden ve nasıl pıhtılaşır? Gelin videonun devamında hep beraber öğrenelim.
Bir yara uzun bir süreçle iyileşir. Madem öyle, biz de bu videoda yaranın nasıl iyileştiğini anlamak için bu süreci kronolojik olarak takip edelim. Bir kaza sonucu elinizi kestiniz. Eğer bu kesik, derinin üst tabakasını yırtarak alt deriye ulaşmış bir cisim sonucu oluştuysa damarlara ulaşmış demektir. Cismin damarları da yırtması üzerine içindeki kan kalbin yaptığı pompa etkisiyle deride oluşan boşluktan dışarı çıkmaya çalışır. Siz bu durumu kanama olarak görürsünüz.
Fazla kan kaybederseniz oksijeni hücrelerinize ulaştıracak alyuvarları da kaybetmiş olursunuz ve bu da bir süre sonra ölmenize sebebiyet verebilir. Böyle bir durumun yaşanmaması için kanın durdurulması gerekir. Eğer yara derinse dışarıdan müdahale gerekir, önce tampon uygulanarak kan durdurulur sonra iki açıklığın kaynayabilmesi için dikiş atılır. Ama eğer çok da derin değilse vücudumuz bu kanı durdurabilir. Öncelikle kan akışını azaltmak için damarlar daralır. Kanın içinde kanı durdurabilmek için trombosit denen maddeler bulunur. Trombositler, membrana sarılı enzimler ve diğer maddelerden oluşan destelerdir. Kemik iliğinde yer alan megakaryositler diye adlandırılan çok çekirdekli hücreler, sitoplazma ve membranlarından bu trombosit maddesini dökerek kana karışmasını sağlarlar. Bir mikrolitre kan, yarım milyon kadar trombosit içerebilir. Bu trombositler yaralanma durumu olana kadar kanda pasif bir şekilde dolaşır. Ancak yaralanma olması halinde von Willbrand faktörü denen bir aktivatör trombosit yüzeyindeki reseptörlere bağlanır ve böylece trombositler aktif hale gelir. Yara bölgesindeki trombositler basıncın etkisiyle oradan geçtiği sırada yaranın oluşturduğu boşluğun kenarlarına tutunur. Bu durumda trombositler oldukça yapışkandır. Gelen yeni trombositler de daha önce kenarlara tutunmuş olan trombositlere yapışır. Aynı zamanda akyuvarlar ve alyuvarlar da bu yapışkan duvara takılır. Daha sonra bu yapışkan sıvının arası fibrin filamentleriyle dolmaya başlar. Bu fibrin filamentleri kesiğin iki yakasını bir ağ gibi örer ve artık kan sızdırmayacak hale gelir. Bu sayede pıhtılaşma gerçekleşmiş olur. Bir pıhtılaşmanın tam anlamıyla gerçekleşmesi 45 dakikayı bulabilir. Siz bu pıhtıyı yaranın üzerinde koyu kahverengi bir yapı olarak görürsünüz. İşte böylece kan durdurulmuş olur.
Artık kan kaybı gibi bir sorununuz yok sadece dışarıdan yara gözüküyor. Peki, hep böyle mi kalacak bu yara? Hayır, bu aşamadan sonra artık vücut o yarayı deri hücreleriyle kapatacak. Pıhtı şu anda sadece kanın akmasını engelleyen bir misafir orada. Bu sırada yaranın açıldığı anda vücuda giren bakteri ve virüslerle damar içinde mücadele edilir. Akyuvarlar fagositozla yabancı organizmaları içlerine alarak etkisiz hale getirir. Aslında karaciğer ve kemik dokusu dışındaki diğer hiçbir doku kendini tam olarak iyileştiremez. Yani yaranın her zaman izi kalır. Doku iyileşmesi skar-nedbe-iz ve fibrozis oluşumuyla sonlanır. Yara iyileşirken ortaya çıkan iyileşen dokuya skar dokusu denilir. Fibroblastlar açılan bölgenin kenarlarındaki hücreleri uyararak bölünmeleri başlatır. Yaranın açılmasından yaklaşık 12 gün sonrasına kadar devam eden bu süreçte bölünme sonucu oluşan yeni hücreler birbirlerine kavuşmak için ilerlerken aynı zamanda fibrin filamentleri geri çekilerek pıhtıyı iç kısımdan dağıtır. Yani yaranın iki yakası önce derinin alt kısmından kavuşur. Hücrelerin arası sıkılaştıkça yeni derinin esnekliği ve direnci artar. Böylece ufak bir kaşımada yaranın yeniden açılması engellenmiş olur.
İlk günlerde yara bölgesi oldukça hassastır. Daha sonra genç hücrelerin olgunlaşması dönemine geçilir. Bu dönem yara iyileşmesinin en uzun süren aşamasıdır. Normalde hücreler yaranın bir an önce kapanması için düzensiz bir şekilde yara boşluğuna doğru ilerlemişlerdir. Bu aşamada düzensiz hücreler derinin ilerleme yönüne göre yeniden şekil alır. Bu sırada yara bölgesi çok kaşınır. Pıhtı hâlâ yara üzerinde ince bir katman şeklindedir. Pıhtının zorla kaldırılması durumunda yeniden kanama olmaz ama yaranın iyileşmesi çok uzayabilir. Bu yüzden yara bölgesini çok kaşımamak, illa kaşınacaksa da zarar vermeden kaşımak gerekir. Daha sonra iyileşmenin son aşamalarına geçilmesiyle beraber deri pıhtıyla bağlantısını keserek pıhtıyı kendi kendine düşürür. Pıhtının kendi kendine düşmesi yaranın artık iyileştiği anlamına gelir. Ama yara bölgesindeki deri normal derinden farklıdır. Daha açık renkli olan bu deri iyileşmenin yüzde yüz sağlanamadığı anlamına gelir. Çünkü her ne kadar yaranın içine dolan genç hücreler sıralanmaya çalışsa da aynı sıralanma gerçekleşmez. İnce de olsa bir yara izi kalmış olur.
İşte yaralarımız bu şekilde iyileşir. Böylece bir videomuzun daha sonuna geldik. Videolarımızdan haberdar olmak için abone olmayı ve bizlere destek olmak için videoyu beğenmeyi unutmayın.
0 Yorum