Hiç yanlışlıkla bir tuşa basıp telefonunuzdaki çektiğiniz tüm fotoğrafları kaybettiğiniz oldu mu? En fazla biriktirdiğiniz anıları kaybetmiş olursunuz. Ancak tarihte öyle anlar oldu ki insanlık büyük bir bilgi birikimini tek seferde kaybederek sarılmaz yaralar aldı. Peki tarihi en çok etkileyen, en fazla bilginin kaybolduğu kütüphane imhalarında neler yaşandı? Bu bilgi kayıpları nelere sebep oldu? Gelin videonun devamında hep beraber öğrenelim.
(intro)
Bu videoya meşhur İskenderiye Kütüphanesi’nin yakılması olayıyla başlamasak olmazdı. İskenderiye Kütphanesi’ni bir iddiaya göre Büyük İskender’in generallerinden I. Batlamyus, diğer bir iddiaya göreyse onun oğlu II. Batlamyus inşa ettirdi. Bu kütüphane aslında bir bilim merkezinin parçasıydı. Bu merkezde bir müze, bir kütüphane, bir rasathane ve pek çok bitki örneğinin bulunduğu bir botanik bahçesi bulunuyordu. Burası antik dönemin beyni haline gelmişti ve İskenderiye’yi döneminin en gelişmiş başkenti yapmıştı. Sayısı tam olarak bilinememekle birlikte İskenderiye Kütüphanesi yüzbinlerce parşömene ev sahipliği yapıyordu. Daha önceleri yayınladığımız “Antik İnsanlar Dünya’nın Çevresini Nasıl Hesapladı ve Küre Olduğunu Anladı?” başlıklı videoda bahsettiğimiz Eratosthenes de bu kütüphanenin zengin arşivi sayesinde dünyanın çevresini bulmasını sağlayacak o bilgiye ulaşabilmişti. Arşimet, Batlamyus ve daha pek çok meşhur antik bilim adamının yolu bu kütüphaneden geçmişti. Peki bu kütüphaneye ne oldu? Tam olarak ne olduğu hâlâ netleşmiş değil ama iki önemli iddia söz konusu. Bunlardan biri kütüphaneyi Romalı Jül Sezar’ın İskenderiye’yi kuşattığı sırada yaptığı saldırılar sonucunda yıktırdığı iddiası. Diğer bir iddia ise Pagan-Hristiyan gerilimi sırasında yok edildiği. Bu görüşe göre 391 yılında Doğu Roma’nın Mısır Valisi Theophilos, İskenderiye’de Mısır’ın eski din mensuplarına ait Osiris tapınağında olan bir arsayı, kilise inşa edilmesi için Hristiyanlara verir. Burada yapılacak kilisenin temel kazıları sırasında üzerinde eski dine ait yazılar bulunan bir mabed taşı çıkar. Hristiyanlar bunu bir alay konusu yaparlar. Bu olay şehirde oldukça kalabalık halde bulunan Pagan inancına mensup olanları kızdırır ve sonunda İskenderiye’de dini bir ayaklanma çıkar. İki taraf çarpışır ve insanlar kitle halinde kılıçtan geçirilir. İskenderiye Kütüphanesi’nin olduğu bölge yerle bir edilir. İmparator I. Theodosius, valiye başka büyük şehirlere göre eski dinin İskenderiye’de hala neden bu kadar canlı olarak devam ettiğini sorunca, vali buna İskenderiye Kütüphanesi’nin eski putperestlik kültürünü devam ettiren kitaplarının neden olduğunu ileri sürer. İmparator, bunun üzerine hepsinin yok edilmesini emreder. İskenderiye Kütüphanesi’ndeki tüm eserler şehrin hamamlarına dağıtılarak yaktırılır ve böylece insanlık tarihindeki bu önemli bilim ve kültür hazinesi yok olur. Azınlıkta kalan bir iddiaya göre ise kütüphaneyi Müslümanlar yakmıştır ancak bu görüş büyük tarihçiler tarafından kabul görmez çünkü kütüphanenin 4. yüzyıldan sonraki varlığına dair ikna edici bir kanıt yoktur. Neyse ki bu kütüphane çok meşhurdur ve dolayısıyla içerisindeki birçok parşömenin kopyaları yahut çevirileri mevcuttur. Ancak yine de bazı parşömenlerdeki bilgiler kütüphaneyle birlikte tarihe gömülür ve antik dönemde insanların neler bildiğine dair söylenebilecekler kaybolur.
Tarihteki bir diğer bilgi katliamı ise şüphesiz ki İslam’ın Altın Çağı’nın sonunu getirdi. 762 yılında Abbasi halifesi el-Mansur, Bağdat şehrini inşa ettirmiş ve burayı devletin başkenti yapmıştı. Emeviler döneminde birkaç farklı merkezde gösterilen ilmi faaliyetleri ve halifenin özel kütüphanesini kasteden Beytülhikme’yi de Bağdat’a taşımıştı. O dönemler karanlık dönemini yaşayan Avrupa’nın aksine İslam dünyasında Beytülhikme’deki gerek antik eserlerden yapılan çevirilerle gerekse de yeni üretilen bilgilerle tam bir altın çağ yaşanıyordu. Özellikle el-Memnun döneminde bu bilimsel faaliyetler devlet politikası olarak ciddi şekilde desteklenmeye başladı. Uzun dönemler bilimin merkezi olan Beytülhikme 13. yüzyılda tüm dünyayı saran korkudan vahim bir şekilde etkilenecekti. Evet, Moğolların Çöküşü: Moğollar Şimdi Nerede başlıklı videomuza da konu aldığımız o yıkıcı istiladan nasibini alacaktı Beytülhikme. 13 Şubat 1258’de Moğollar, Bağdat’a girdi ve büyük bir yağmaya başladı. Hülagü’nün ordusu Beytülhikme’yi yerle bir etti. Derler ki Bağdat’ın kütüphanelerinden gelen kitaplar Dicle Nehri’ne öyle çok miktarda atıldı ki, nehir kitaplardan gelen mürekkeple karardı. Neyse ki Nasîrüddin Tûsî, kuşatmadan önce Meraga Rasathanesine götürdüğü yaklaşık 400.000 el yazmasını kurtarmayı başardı. Ancak kaybolan eserler İslam dünyasındaki bilgi birikiminin çoğunu yitirmeye yetmişti. Bundan sonraki 200 yıl boyunca Endülüs’te Müslümanları İber Yarımadası’ndan çıkarmayı hedefleyen Reconquista hareketleri hızlanmış ve Bağdat’tan sonra İslam Dünyası’nın yeni bilim merkezi olabilecek bir başka yer de Reconquista yağmalarındaki kütüphane kayıplarıyla bu şansını yitirmişti. Bu iki hadisenin üst üste gelmesiyle İslam’ın altın çağı son bulmuş oldu. Bu olaylarla İslam dünyasının bilgi birikimi büyük ölçüde yok oldu.
Tarihteki bir başka büyük bilgi katliamı ise bizden çok uzakta, Amerika kıtasında yaşanmıştı. Diego de Landa Calderón, İspanyolların Yucatán’ı fethinden sonra Maya halkına Roma Katolik inancını getirmekle görevliydi. Putperestliği sürdüren Katolik Mayaları’nın varlığını öğrenen Landa, Mani’de bir Engizisyon emri verdi ve bu emir, auto de fé adlı bir törenle sona erdi. 12 Temmuz 1562’de yapılan tören sırasında, sayısı tartışmalı olan ama Landa’nın 27 kitap olduğunu iddia ettiği Maya el yazmaları ve yaklaşık 5.000 adet Maya kültü imgesi yakıldı. Kolomb öncesi Maya hiyeroglif kitaplarından sadece üçünün ve dördüncüsünün bazı parçalarının günümüze ulaştığı bilinmektedir. Landa bu kitapları yok etmesine rağmen Mayaların dilleri ve hiyerogliflerini çözmek için bir kitap kaleme almaya başladı. Özellikle hiyeroglifteki sembolleri Latin alfabesindeki harflerle ve seslerle eşleştirmeye çalıştı. Ancak yaptığı çalışmanın hatalı olduğu ortaya çıktı. Maya Araştırmacısı William Gates’in ifadesiyle Bugün Mayalar hakkında bildiğimiz şeylerin yüzde doksan dokuzu, ya Landa’nın sonraki sayfalarda anlattıklarının sonucu olarak ya da onun anlattıklarını kullanarak ve inceleyerek öğrendiklerimizdir. Ancak bu yine de Landa’nın bize verdiği bilgilerin 99 katını yakarak yok ettiği gerçeğini değiştirmiyor.
Bu bilgi kayıpları çok eskilerde kalmış gibi olabilir ama daha yakın tarihten örnekler de yok değil. Örneğin 1970’lerde Çin Kültür Devrimi sırasında Komünizm öncesi Çin’i çağrıştırması nedeniyle yakılarak yok edilen kitaplar, 1992’de Bosna Savaşı sırasında Sırp askerlerinin top atışlarıyla hedef alınan Saraybosna Milli Kütüphanesi’nin yanmasıyla beraber kül olan Osmanlı dönemine ait arşiv ile 2 milyon eser ve çok daha fazlası. Artık dijitalleşmiş bir dünyada yaşıyoruz diye bu kayıplardan henüz kaçabilmiş değiliz. Kütüphane sunucularının hedef alınmasıyla birlikte yedeklenmemiş her türlü bilginin kaybolması hâlâ mümkün. Velhasılıkelam, bilgiyi üretmek kadar onu korumak da son derece elzem.
Böylece bir videonun daha sonuna gelmiş olduk. Videolarımızdan haberdar olmak için abone olmayı ve bizlere destek olmak için videoyu beğenmeyi unutmayın.
0 Yorum