Berlin Antlaşmasına dönecek olursak bu antlaşmaya göre; Sırbistan, Karadağ ve Romanya tam bağımsızlık kazanacak. Bosna-Hersek, imtiyazlı vilayet olacak. Bulgaristan, Osmanlı’ya bağlı özerk bir idare olacak. Makedonya, Osmanlı’ya bırakılacak. Kars, Ardahan ve Batum Rusya’ya verilecek. Doğu Beyazıt ve Eleşkirt Osmanlı’ya bırakılacak. Girit, Osmanlı’ya bırakılacak. Ancak Osmanlı Devleti Rusya’ya iki katı tazminat ödeyecekti. Antlaşma imzalandı ve Osmanlı Devletinin Rusya’ya ödemesi gereken tazminat takside bağlandı.
Bu savaşın sonuçları ağırdı ama devletin başında artık Sultan Abdülhamid Han vardı. Uyguladığı politika ve keskin siyaseti sayesinde Osmanlı o anlık çöküşten kurtulmuştu. Ama Mithat Paşa ve avanesi devlette mâlesef büyük yaralar açmıştı. Sultan Abdülhamid her ne kadar bu yaraları kapatmaya çalışsa da her an yeni bir olay patlak veriyordu.
Cezayir hakimiyeti elinde olan Fransa, bu Berlin Antlaşmasında Cezayir’in güvenliği açısından sınır komşusu olan Tunus’un da Fransa’ya bırakılmasını teklif etmiş, lakin Osmanlı buna karşı çıkmasına rağmen diğer bütün Avrupalı devletler bu teklifi onaylamıştı. Hal böyle olunca Tunus’un da elden çıkarılması kaçınılmaz olacaktı. Şimdi size soruyoruz, bu toprakların elimizden çıkmasının sebebi Osmanlı’yı Sultan Abdülhamid’in onaylamamasına rağmen savaşa sokan Mithat Paşa ve avanesinin kurduğu meclis midir? Yoksa sırf o dönemde tahtta Sultan Abdülhamid oturuyordu sonuçta diye bu olayın müsebbib Abdülhamid Han mıdır? Tüm bu açıklığa rağmen hala toprak kaybetti diyebilir miyiz? Sizlerde fikirleriniz yorumlar kısmında edep dairesinde içerisinde belirtebilirsiniz.
Kısacası toprak kayıplarının esas müsebbibi Mithat Paşa ve avanesinin başımıza ördüğü 93 harbidir. Yaklaşık iki sene süren meşruti dönemde Sultan Abdülhamid’i yönetime doğru düzgün dahil dahi etmeyen Mithat Paşa ve avanesinin meclisi sonunda yine Sultan Abdülhamid tarafından kapatılmış ve idare 1878’den 1908’e, yani 2. Meşrutiyet’in ilanına kadar tamamen Sultan Abdülhamid’e kalmıştır.
Abdülhamid Han’ın bizzat idareyi ele aldığı dönemde kaybedildiği iddia edilen topraklara bakacak olursak sene 1882’de Mısır olayıdır.
Mısırın durumu ise yine farklıdır. Mısırda Kavalılı Mehmet Ali Paşa ailesinin ayrı bir egemenliği olmuştur. Mısır salyaneli bir eyaletti. Yani Başkent İstanbul’a yılda bir kez vergi verirdi. O dönemin Mısır valisi Kavalılının 5. Kuşak torunu olan İsmail Paşadır. Sürekli olarak İngilizler başta olmak üzere Avrupalı ülkelerden borç aldığı için borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmiştir. Bunun üzerine de İngilizler, Mısırın ekonomisinde iyileştirme yapmak için Mısır’a maliyeciler gönderdiler. Mısırda’da o dönemde bir hükümet vardı. Bu hükümette maliye bakanı İngiliz, Ulaştırma bakanı da Fransızdı. Bu iki bakan harcamalarda kısıtlamalar yaptırmaya başladılar ve böylece 30 bin kişilik Mısır ordusunu 10 bin kişiye kadar düşürdüler. Askeri harcamalar iyice kısıldı ve 2500 subay ordudan atıldı. Birçok memurun işine son verildi. Güya tüm bunlar görünürde Mısır’ı ekonomik sıkıntıdan kurtarmak için yapıyorlardı! Lâkin durum böyle değildi.
Yine İngilizler’in propagandası ile yerli halk 1 Temmuz 1882’de Osmanlılar aleyhinde ayaklandı. Mısır’ı güya İngilizler hürriyetine kavuşturacaklardı! Bu ayaklanma üzerine Avrupalılar Mısır idaresindeki kendi adamlarını hemen geri çektiler. Ve Sultan Abdülhamid’i Mısırdaki isyanı bastırmak için asker sevkine zorladılar. İngiliz’in maksadı Türk ordusu Mısır’a girip de Mısırlılarla çatışmaya başlayınca yerli halka “bakın sizin dininizden olan Osmanlılar sizi öldürüyorlar” diyerek kendilerini kurtarıcı kabul ettirmekti. Ancak Sultan Abdülhamid bu tuzağa düşmeyerek isyanı bastırmak için bir ordu göndermedi. Bunun üzerine İngilizler ve Fransızlar bölgeye asker çıkararak isyanı bastırma bahanesiyle işgal ettiler. Sultan Abdülhamid bu olay üzerine İngilizlerle masaya oturarak antlaşma sundu. Antlaşmaya göre İngiliz askeri bir buçuk sene içinde Mısır’ı terk edecek, bir isyan çıkarsa Osmanlı devletinin müdahale hakkı olacak, dışarıdan bir tecavüze İngiltere ile Osmanlı ittifakı karşı koyacaktı. Mısır Osmanlı’ya bağlı olacak ve Osmanlı’ya vergi verecekti. İngilizler her ne kadar antlaşmaya uymamak için diretse de Mısır 1. Dünya savaşına kadar Osmanlı’ya bağlı kalmış ve vergi vermiştir.
Peki, tüm bunları anladık da Sultan Abdülhamid Han İttihatçılar tarafından tahttan indirildikten sonra ne oldu? 1909’da Abdülhamid tahttan indirildi ve 1914 senesinde yani İttihatçıların yönetimde hüküm sürdüğü döneminde İngilizler Mısır’ı tamamen himayesine aldığını açıkladı. Ve bu durum Sultan Abdülhamid Han’ın yıllar önce atmaya razı gelmediği imza ile 1923’te Lozan’da resmen tastiklendi. Lozan Antlaşmasının 17. Maddesi aynen şöyledir: “ Türkiye’nin Mısır ve Sudan üzerindeki bütün hukuk ve müstenidatından (hak ve dayanaklarından) feragatinin hükmü 5 teşrinisani(Kasım) 1914 tarihinden muteberdir (geçerlidir).”
Diğer topraklara bakacak olursak Kuveyt, Osmanlıdan ayrılarak İngiliz himayesine girdi. Somali, 1916 senesine kadar Osmanlı egemenliğinde kaldı. Habeşistan ara ara işgallere uğrasa da Osmanlı, Habeşistan’daki haklarını 1. Dünya savaşı bitimine kadar terk etmedi. Bu kısa ek bilgiden sonra ise konumuza tekrar dönelim.
30 senelik Sultan Abdülhamid döneminden sonra, Avrupa devletlerinin ve İttihatçı cuntanın da baskısıyla, Sultan Abdülhamid 2. Meşrutiyeti ilan etmeye mecbur kaldı. Dolayısıyla tekrar yetkileri kısıtlanmış ve sadece onay merceği haline gelmişti.
Böylece 2. Meşrutiyetten sonra kaybedilen topraklar yine artmaya devam etmiştir. Meşrutiyetin ilanı ile birlikte Avusturya-Macaristan, Bosna’yı ilhak etti. Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti. Girit, Yunanistan’a katıldı. Böylece bir buçuk milyon metre kare toprak kaybedildi denilen Abdülhamid döneminde toprakların neredeyse tamamının 1. Ve 2. Meşrutiyet döneminde yani Abdülhamid’in meclis kontrolünde padişahlık yaptığı, yetkilerinin kısıtlandığı ve yönetimden uzak tutulmaya çalışıldığı dönemlerde kaybedildiğini görüyoruz. Bir husus dikkatinizi çekiyor mu? Adeta bu iki darbe Osmanlı’yı parçalamak için yapılmış iki darbe gibi. Ancak birincisinden Abdülhamid kurtardıysa da ikincinin sonradan getirdiği neticelerle Osmanlı İmparatorluğu 13 milyon metre kareden 700 bin metre kareye düştü. Abdülhamid en çok toprak kaybeden başarısız bir padişah ilan edilirken, Osmanlı’yı yıkıma sürükleyen İttihatçılar ise kahraman ilan edildi. Burada yorumu yine size bırakıyorum.
Sonuç olarak Sultan 2. Abdülhamid’in saltanatı boyunca tek karış toprağı istilacılara kaptırmadığı doğru değildir. Bu kayıplar Abdülhamid Han’ın iktidara egemen olmadığı veya kendi isteğiyle girilmeyen krizlerin neticesinde olmuştur. Ancak bu toprakların onun döneminde kaybedilmiş olması onun yüzünden kaybedildiği anlamına gelmez. Sonuçta topraklar meşrutiyet dönemlerinde kaybedildi. Sorumlular ise 93 harbinin başlamasına sebep olan Mithat paşanın avanesi ve sonrasında ise İttihat ve Terakki zihniyetidir.
Kaynaklar
1- Yavuz GÜLER, ‘’Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Kuruluşuna Kadar Kıbrıs Meselesi’’ , s. 110-111.
2- Enver Ziya KARAL, Osmanlı Tarihi, c. VIII, T.T.K. , Ankara 1995, s. 72-76.
3) A. Ender GÖKDEMİR, ‘’Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’’ , T.S.A.D. , Nisan 2002, s. 136.
4- Sadi SOMUNCUOĞLU, ‘’Kıbrıs’ta Sirtaki’’, A.T.O. , Ankara 2002, s. 32; Onur ÖYMEN, ‘’Silahsız Savaş- Bir Mücadele Sanatı Olarak Diplomasi’’, Remzi yay. , İstanbul 2002, s. 411.
5- Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 5, sayı 1. (2004) sayfa 102-104.
6- Sander Oral (1987), ‘’Anka’nın Yükselişi ve Düşüşü’’, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Yayınları sayfa 161.
7- Lozan Antlaşması’nın doğrudan doğruya maddeleri: Lozan Antlaşması 17. Maddesi, Lozan Antlaşması 20. Maddesi, Lozan Antlaşması 21. Maddesi.
8- Mustafa Armağan, İşte Abdülhamid’in Kıbrıs Notu, Zaman Gazetesi, 2011.
9-) Mustafa Armağan, Abdülhamid Mısır’ı Kaptırmamak İçin Diplomasi Savaşı Vermişti, Zaman Gazetesi, 2011.
10- Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Kırılma Noktası: İkinci Meşrutiyet, Kişisel Web Sitesi, 2008.
11- Mim Kemal Öke, Bir Hamid Var Hamid’den İçeri, Derin Tarih Özel Sayı 3, Temmuz 2015.
12- Mehmet Ali Beyhan, Evet Şüpheciydi Ama Neden, Derin Tarih Özel Sayı 3, Temmuz 2015.
13- Azmi Özcan, Tarafsızlıktan İttihat-ı İslam’a Dış Politika, Derin Tarih Özel Sayı 3, Temmuz 2015.
14- François Georgeon, Sultan Abdülhamid (Abdulhamid II, Le Sultan Calife), Homer Kitabevi, 2006.
Osmanlıya darbe üzerine darbe yapanlar Rusya savaşına ve toprak kayıplarına sebep olanlar kahraman ilan ediliyor. Çok enteresan.