Sıfırdan Başlamak Mı? Yoksa Olduğun Yerde Saymak Mı?

3 dk


Kaç yaşındasın? Kaç sene aktif çalıştın? Hangi bölümü okudun? Kaç yıl okul okudun? Sevdiğin bölümü mü okudun? Bu ve bunlar gibi soruların cevaplarını bilmiyorum lakin birazdan okuyacakların sen ve senin gibiler için bir ışık veya bir yol olabilir..

Son bir kaç aydır dünya Covid-19 virüsü ile uğraşıyor. Bu virüs en çok yaşlıları ve kronik rahatsızlığı olanları etkiliyormuş. Konumuz Covid-19 değil belki ama bu virüs bize çok önemli bir konuyu hatırlattı o da hayatın ne kadar kısa ve beklenmedik şeylerle dolu olduğunu..

Bir insan ömrü ortalama 75 ile 80 yıl arası değişmekte. Normal şartlar altında 6 yaşında okula başlayıp 22 yaşında bitiriyorsunuz. Okuduğunuz bölüme bağlı olarak özel sektöre veya devlete atanıyorsunuz. (Kpss apayrı bir saçmalık bu konuya daha sonra değineceğim.) Şayet özel sektörde çalışmaya başlayacaksanız önünüze hem maaş sorunu hemde tecrübe sorunu çıkmakta. Hadi diyelim tecrübe sorununu bir şekilde hallettiniz peki ya maaş? Hayatınızı iade ettirebilmeniz için elbetteki para gerekli. Bugün Türkiye şartlarında asgari ücret ile bir ev geçindirmek ne yazık ki pek mümkün değil. Son dönemlerde ekonominin kötüye gitmeside cabası tabi ki..

Çağın getirdiği zorluklar ile cebelleşirken tek bir işte çalışmanın yetmediği artık ortada. Hele özel sektörde iseniz iki iş yapmak kesinlikle zorundasınız. Hal böyle iken neden 9-5 çalışarak ömrünüzü başkaları için çalışmaya harcayasınız ki? Evet işte tam da burada konumuza giriş yapıyoruz. Devlet memurluğunda belki iş garantiniz var ama aldığınız ücrete göre harcadığınız hayat enerjisi siz fark etmeseniz de çok ama çok fazla. Ve her iddaaya varım ki hiç bir devlet memuru mutlu değil. Her gün sabah kahvaltınızı yapmadan yollara düşüyorsunuz. Günün en verimli saatlerinde tanımadığınız laftan anlamayan insanlar ile uğraşarak geçiriyorsunuz. Belki ayın 20 günü böyle geçiyor ve ay sonu 3-5 bin tl alıyorsunuz. Sizce de değer mi tüm bu çileye?

Peki ya istediğiniz saat, istediğiniz yerde, canınızın istediği kadar para kazanabileceğiniz işlerde çalışsanız daha mutlu olmaz mısınız?

Hayat bizi belli bir yola sokana kadar gerçek yüzünü göstermez. Ne zaman ki kendi ayaklarınızın üzerinde durmaya başlarsınız yavaş yavaş hayat gerçek yüzünü göstermeye başlar. Bu süreçte aldığınız eğitim ile birlikte emekliliğe kadar sizinle beraber olacak meslek hayatınıza adım atmış olursunuz. Fakat hayatın size acı ve çileden başka hiç bir şey katmayacağının farkına varmanız çok uzun sürmez.

Bu acı ve çileden kaçmanın yolu tatillerde veya gezip tozmalarda arayan bir çok insan var. Yıllık izin denilen o saçmalığa sığınan ve Yılda sadece 15 gün kafa izni yaptığını sanan çok insan var ülkemizde. Her sektörün kendine göre zorlukları vardır elbet. Lakin bence hiç kimsenin, insan hayatını bu denli bağlamaya hakkı yok. Senede sadece 15 gün! Denize gitmeyi tatil sanıyoruz çoğu zaman. Hayatımızı 4 duvar arasında yaşıyoruz. Tüm yıl çalışıp onlarca para döküp bir otel odasında 15 gün izin yaptığımızı sanıyoruz..

Şimdi bunca yazdıklarımdan sonra konuyu nereye bağlayacağımı merak ediyorsunuz.. Anlatayım. Çok değil bundan 2 sene öncesine kadar bende sizler gibiydim. Sabah aç karnına işe koştura koştura giden, güneş yüzü görmeden akşam hava karanlığında eve gelen bir çalışandım. Ta ki tüm kapılar kapanana kadar. Sanırım o günü hiç bir zaman unutmayacağım. Hiç bir yerden iş bulamadığınızı ve borcunuz olduğunu ve bir anda dudak uçuklatacak bir maaştan sıfıra düştüğünüzü hayal edin. Facia! Ama o faciadan sağ çıkmanız da gerekli çünkü yaşam devam ediyor. Güneş doğuyor ve herkes yaşamına devam ediyor. O zamanlar kendimi kitaplar arasında bulmuştum. Elime ne geçerse okuyordum çünkü ne başka yapacak bir iş vardı ne de başka türlü vakit geçiyordu. Ve işte o zaman fark ettim ki bu şekilde zorlayarak, hayatın gerçeklerini ıskalayarak, insanların çalışma hayatı dediği o zırvalığa zorlayarak yaşanmayacağını kavramaya başlamıştım. Çünkü farklı sektörler ve farklı yaşam biçimindeki insanlarla tanışmaya başlamıştım kitaplar sayesinde. Ve anlamlandırdığım her bir cümle içinde yaşamımda ayrı kapılar açıldı. Çok değil 365 günümü verdim ve hiç eğitimini almadığım bir sektörde ilerlemeye çalıştım ve bugün geldiğim noktada sizler bu sayede bu yazıyı okuyorsunuz.

Yaşadığımız dünyada başarabilmek için bile para lazım. Para olduğu zaman her kapı açılır muhakkak. Sizler bir koca yıl boyunca çalışıp kazandığınız parayı 4 duvar arasına tatil diye vermediğiniz sürece ve çağın getirdiği çok yönlü yetenek mevzusunu kavradığınız sürece size açılmayacak kapı yoktur muhakkak.

Yol zorlu. 365 gün çok gibi gelsede aslınsa çok kısa. Ve siz zaman akarken sadece ardından bakabiliyorsunuz. Geçmişinizi duyan her insan irkilmeli. Geleceğinizdeki hedeflerinizi duyan her insan şaşırmalı.

Şunu asla unutmayın, sizler geçmişinizin eseri olabilirsiniz tıpkı geleceğinizin sizin eseriniz olacağı gibi.

Şimdilik hoşcakalın 🙂


Sizin Tepkiniz Nedir?

Üzgün Üzgün
9
Üzgün
Kızgın Kızgın
8
Kızgın
Hahaha Hahaha
6
Hahaha
Beğendim Beğendim
5
Beğendim
İnanılmaz İnanılmaz
4
İnanılmaz
Sevdim Sevdim
2
Sevdim
Beğenmedim Beğenmedim
1
Beğenmedim
Ömer Utku Bostancı
1996 yılı İstanbul doğumluyum. Aslen sağlık meslek lisesi çıkışlı olup 2018 yılı Kasım ayı itibari ile merakım ve hevesim olan bilişim bölünü kendimi adadım. aklingolgesi.com bu dönüşümün bir parçası olmakla birlikte sizler ile büyüyecek bir proje...

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Yazı Formatı Seçiniz
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Video
Youtube and Vimeo Embeds