Biliyor muydunuz, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra üretilen hassas bilimsel dedektörlerin üretiminde hiç yeni çelikler kullanılmadı. Bunun yerine 2. Dünya Savaşı’ndan önce üretilmiş hurda çelikler kullanıldı. Peki, sizce neden böyle yaptılar? Savaştan sonra çelik kıtlığı mı çıktı? Çelik üretilen tesisler savaşta yerle bir mi oldu? Savaşta kullanılan uçakların enkazlarından çıkan çelikler israf olmasın mı istediler? Aslında bu olayın arkasında oldukça ilginç tarihi ve bilimsel bir gerçek yatıyor. Peki, neymiş bu ilginç gerçek? Gelin videonun devamında hep beraber öğrenelim.
(intro)
Bilirsiniz, atomaltı ölçekte çalışan dedektörlerin son derece hassas olması ve dedektör mekanizmasının, üzerinde deney yapılan parçacığa anormal derecede etki etmemesi gerekir. Aksi halde ölçüm sonucu yanlış çıkacaktır. Geiger sayacı gibi iyonlaştırıcı radyasyonu tespit eden bir cihazda bu etken son derece önemlidir. Bu cihazların üretiminde 2. Dünya Savaşı’ndan önce üretilmiş hurda çeliklerin kullanılmasının arka planında bu gerçek yatmaktadır.
İngilizce’de “low-background steel” yani düşük arka planlı çelik yahut “pre-war steel” yani savaş öncesi çelik olarak bilinen bu çeliklerin asıl tanımı 1945 öncesinde üretilmiş herhangi bir hurda çeliktir. Peki, 1945 yılında ne oldu da çelik için böylesine bir milat oldu? Tabii ki dünyada ilk nükleer bomba patlatıldı. Her ne kadar bu yılda patlatılan biri deneme amaçlı olmak üzere 3 bombanın oluşturduğu güç dalgası Alamogordo, Hiroşima ve Nagazaki’yi tahrip etse de yaydığı radyoaktif maddeler bütün atmosfere yayılmış oldu.
Bu radyoaktif maddelerle çeliğin ne alakası var diye düşünüyor olabilirsiniz. Normalde çelik şu şekilde üretilir: Hurda demir ocaklarda eritilir ve eriyik pik demir haline getirilir. Sonrasında bu eriyik demire hava üflenmeye başlar ve bu şekilde demirde safsızlığa sebep olan maddeler demirden kolaylıkla sıyrılır. Sonrasında saflaştırılmış demir karbon ilavesiyle beraber çelik haline gelmiş olur. Alamogordo’da Trinity denemesi sırasında patlatılan dünyanın ilk atom bombası sezyum-137, plütonyum-139 ve videomuzun asıl unsuru olan kobalt-60 gibi radyoaktif izotopları dünyanın atmosferine saçmıştır. 1856’dan 20. yüzyılın ortalarına kadar, havanın pik demiri çeliğe dönüştüren Bessemer konverterinde dönüşmeye zorlandığı Bessemer işleminde çelik üretilirdi. 20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, birçok çelik fabrikası hava yerine saf oksijen kullanan BOS işlemine geçmişti. Bununla birlikte, her iki işlem de atmosferik gaz kullandığından, havadaki partiküllerden kaynaklanan kirliliklere karşı hassastırlar. Dolayısıyla çelik üretimi müddetince eriyik pik demire hava üflediğiniz sırada havanın içinde yayılmış durumda olan kobalt-60 atomları demirin içerisine hapsolmuş olur. Bu kobalt-60 atomları üretilen çeliğin içerisinde radyasyon yaymaya devam eder. 1983 dolaylarında Tayvan’da kobalt-60 ile kirlenmiş çelikle inşa edilen 1700 dairenin inşaatı tamamlanmıştı. Yaklaşık 10 bin insan 9 ila 20 yıl arasında bir süre zarfında bu dairelerde yaşadı. Bu insanlar farkında olmaksızın ortalama 0.4 Sv dozunda radyasyon almış oldular. Ağustos 2012’de Petco firması, ABD Gümrük ve Sınır Korumasının düşük düzeyde radyasyon yaydıklarını belirlemesinin ardından birkaç çelik evcil hayvan mama kabı modelini geri çağırdı. Radyasyonun kaynağı belirlendi, kobalt-60 bu çeliği kirletmişti.
Baktığımızda bu radyasyon o kadar da ölümcül düzeyde değil, yani en azından Çernobil felaketinde kirlenen tarım ürünleri daha çok kansere davetiye çıkarıyordu. Çernobil’in de videosunu daha önce yapmıştık, dilerseniz kartlara tıklayarak o videoyu da izleyebilirsiniz. Gelelim deneysel çeliklerin üretimine. Biraz önce de söylediğimiz gibi yeni üretilen çeliklere karışan kobalt-60 radyasyon saçmaya devam ediyor. Doğal olarak zaten amacı radyasyon seviyesini ölçmek olan Geiger sayacı gibi radyoaktivite ölçümü yapan cihazların üretiminde bu kirlenmiş çeliklerin kullanılması ölçüm sonucunu etkiliyor. İşte bu yüzden bu cihazların üretiminde hava radyoaktif maddelerle kirlenmeden önce üretilmiş hurda çelikler tercih ediliyor. Normalde hurda çeliklerin daha ucuz olması beklenir ancak oluşan bu talep sebebiyle en az 80 yaşında olan bu çelikler yeni üretilenlerden çok daha yüksek fiyatlara satılıyor. Bu çelikler genel olarak enkaz gemilerinden yahut belli bir dönem görev yaptıktan sonra hurdaya çıkıp tersanelerde sökülen gemilerden elde ediliyor. Bunun yanında İkinci Dünya Savaşı döneminde şiddetli deniz savaşlarının yaşandığı nispeten sığ Java Denizi ve Batı Güney Çin Denizi içinde ve yakınında yasadışı olarak temizlenen gemi enkazlarının olduğu vakalarda, hedefin son derece değerli olan savaş öncesi çelikler olduğu öne sürülmekte.
Ölçüm araçlarının üretiminde hurda çeliklerin kullanılmasının arkasında işte bu gerçek yatıyor. Böylece bir videomuzun daha sonuna geldik. Videolarımızdan haberdar olmak için abone olmayı ve bizlere destek olmak için videoyu beğenmeyi unutmayın.
0 Yorum